21.03.2010

İnsan Hayatı

  
       Ne kadar ilginçtir değil mi insan hayatı? Anne karnından geçen 9 ay. Ardından dünyaya ilk bakış. İlk haykırış. İnsanlar sana bu zaman diliminde bebek derler. Hemen ardından akıl almaz bir hızla büyürsün, bunu sen bile anlayamazsın. Zamanla anne, baba dersin. Konuşulanları anlamaya başlarsın. Derken bir de bakmışsın ayakta durabiliyorsun. O kadar sevinirsin ki buna. Hemen ardını getirirsin. Hızlanırsın, koşarsın. O günlerde hiç de umrunda değildir dünya senin. Nasıl olsa annen vardır, baban vardır. Derken büyürsün, büyürsün, büyürsün ve bir de bakmışsın okul kelimesi çıkar herkesin ağzından. Yavaş yavaş anlarsın artık bazı  şeyler eskisi gibi olmaz. Aslında bu bir yarıştır ve sen bunun farkında bile değilsindir o zamanlar. Doğduğunda başlamıştır  o yarış; ama sen daha yeni yeni farkına varmaya başlarsın. Bu değişim sanki bir anda gelmiş gibidir sana ya da sen öyle sanırsın. Bu okul maratonu uzun bir maratondur ve yolu biraz yarıladığında sana delikanlı demeye başlarlar. Artık yeni yeni yetişkin oldun, büyüdün demeye başlarlar sana ve sen buna da alışamazsın ilk başlarda. Zaman su gibi akıp gider. Yarış her geçen gün kızışır  ve sen de her geçen gün bunun daha da farkına varırsın. Derken lise başlar. Nasıl olduğunu anlamadan bir de bakmışsın o da bitmiş. Ne dersin belki de üniversite ha? Bu kızgın yarışta kim kime kancayı geçirebilirse geçiriyor ve sen bunu daha da iyi anlayacaksın o zaman. Hep bir yarış. Ha bu arada unutmadan söyleyeyim sen artık gerçekten bir yetişkin olmuşsundur. Aaa o da ne? Üniversite de bitti. Eh artık iş bulmalı? Ya da erkek adaylar için askere gitmeli? Ya da ne bileyim biraz daha okumalı. Nasıl olsa okumanın yaşı yoktur. Doğrudur ama o da bitecektir bir gün. Derken  bütün diplomaları aldıktan sonra bu kez hayat başlar seni sınamaya. Eskilerin deyimi ile hayat okuluna adım atarsın. Artık ondan diploma almak için çalışacaksındır. Üstelik bu okulun hocaları hiç de sululuğu sevmezler. Senin ilkokul, lise ya da üniversitedeki hocalarına da hiç ama hiç benzemezler. Ansızın yapar sınavlarını onlar. Hiç beklemediğin bir anda. Üstelik bir kalem ya da bir kağıt ya da ne bileyim bir silgi istemez onlar. Hatta sen bile anlamazsın nasıl olduğunu ve oluverir. Sen hayatın boyunca hep geçer bir not almaya çalışırsın. Ama  sana bir şey söyleyeyim mi sen hep kalırsın, hiçbir zaman geçemezsin bu sınavlardan ve bunun sen bile farkında değilsindir. Bazen sevgi adında bir hoca ansızın yapar sınavını. Ve sen onun dersinden kalırsın. Acısı yüreğinde  olur. Saplanır kalır yüreğine. Neyse dersin artık diğer sınavlara adapte olmalı. Bir iş bulmuşsundur ve çalışıyorsundur. Aniden bir ekonomik kriz gelir, musallat olur başına. Üstelik bu sevgi denen hocaya hiç benzemez. Onun dersinden hep kalırsın sen. Notunu da işten çıkartarak verirler. Ve sen yine sineye çekip diğer sınavlara bakarsın. Sonra mı? Devam edlim o zaman. Kimbilir ileriki zamanlarda belki de evlenmişsindir. Artık sende bir aile olmuşsundur. Sıra sana gelmiştir, sıra senindir artık. Artık sen anne ya da baba olacaksındır. Nasipse olur da. Çocuğun olur. Sana anne der, belki de baba olmuşsundur ha? Baba der sana. Artık o da senin geçtiğin yollardan geçecektir. O da hayatı boyunca aldığı her nefeste sınava tabi tutulacaktır ve sen bunu düşündükçe belki de kahrolursun. Ama bu oyunun kuralı böyle.  Derken sınavlar sınavları kovalar. Sen devamlı başarılı olmak için uğraşır durursun. Kimbilir birilerince belki de biraz da sence olursun da. Ve artık son bir sınav kalmıştır. Onu da azrail yapar. Sana bir şey söyleyeyim mi dostum. Sen aslında her zaman olduğu gibi bu sınavı da kaybedersin. Yine başkaları kazanır. Kadere bakın ki bu kez kazanan azraildir. Dur! Tam orada dur! Sadece bir düşün. Yukarıda yazdıklarıma itirazın olacak mı? Eğer hayır diyorsan sorun yok. Lakin evet var diyorsa gene dur! Sen  o zaman şuna kafayı taktın. Ben hayatım boyunca başarılı oldum ya da başarısız da oldum başarılı da diyorsun. Yani kısaca ben bir şekilde başarılı da oldum diyorsun. Ve bende sana diyorum ki orada DUR! Nerede sevdiklerin? Nerede uğruna çabalar harcadığın şeyler? Başardıkların nerede? Önemi var mı sence? Hepsi boşunaymış değil mi? İşte dostum sen hayatın boyunca hiç ama hiç başarılı olmadın?  Senin gerçekten başarılı olman gereken tek imtihan aslında kalpti, ruhundu. Ruhunu serin tutmayı başarabildiysen, ruhunu ferah tutmayı başarabildiysen, her şeyi ruhun ile yaptıysan, ruhunla sevdiysen mesela, insana ve diğer canlılara ruhunla saygı duyduysan, ruhun ile bağlı kaldıysan eşine, dostuklarına, sevdiklerine, ruhunla iyilik yaptıysan ya da yaptığın her işe bir kaşık da ruhundan katabildiysen işte o zaman iyisindir. Çünkü bir tek o gelir seninle. Geride kalan hayatın ise tamamen fiyasko..!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder