Aslında bu başlığı neden seçtim bilmiyorum. Belki de kelimeler bana daha sıcak gelmiştir. Herneyse, gazeteleri akşam okumanında tadı bir başka yani. Aslında daha güzel. Tabi internetten okuyorum. Gün içinde olup biteni daha iyi yansıtıyorlar. İşte az önce de Hürriyet gazetesinde okuduğm bir yazı. Aslında bir slayttı. Başlığı ise Titanik'in sırrı ne idi? O kadar hoşuma gitti ki bende hemen paylaşmak istedim.


Daha sonra Robertson öyküye geminin hızla su aldığını, alarm verildiğini, filikaların indirilerek önce kadınlar ve çocuklar bindirildiğini, yardım çağrıları yapılırken Avrupa'nın en ünlü ve en zengin ailelerinin mensuplarının birbirlerine ebediyen veda ederken dev yolcu gemisi Titan'ın buzlu kutup sularına hızla gömüldüğünü anlatarak devam ediyordu. Ve Robertson öyküsünü küçük bir kitap olarak yayınladı. Kitap onu çok daha sonra ölümsüz yapacaktı. Dünyanın en çarpıcı ve en dehşet verici kehanetini yazmıştı. Ama kitabı fazla satmadı. Aradan 14 yıl geçti ve başka bir zamanda başka bir gemi, asla batmaz denilen dünyanın en lüks ve en büyük yolcu gemisi Titanik İngilter'nin Southampton limanından yeni dünyaya doğru denize açıldı. Sonra 1912 yılının 14 Nisan'ı 15 Nisan'a bağlayan gecede sisler arasından birden ortaya çıkan bir buz dağı batmaz denen Titanik'in katili olacaktı. Yukarıda okuduğunuz Robertson'un yazdığı batış sahnesi aynen gerçekleşti. Sadece o kadar mı? Bakın Morgan Robertson Titanik'ten 14 yıl önce yazdığı öyküde daha neleri bilmişti.
- Robertson'un romanındaki gemi Southampton limanından yola çıkıyordu ve Titanik de o limandan yola çıktı.
- Öyküdeki gemi ile Titanik arasında sadece 4 metre fark vardı. Titan 248 metre, Titanik 252 metre idi.
- İki geminin ağırlığı da çok yakındı. Robertson öyküsünde Titan'ın ağırlığını 70.000 ton olarak yazmıştı. Gerçek Titanik ise 66.000 tondu.
- Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her pervane 3000 yolcu taşıyordu.
- Gerek öyküdeki hayali Titan'a gerekse Titanik'e Avrupa'ın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişti.
- Robertson'un romanında dev Titan, New Foundland yakınlarında; Kuzey Atlantik'te bir buz dağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta ve aynı öyküdeki gibi bir buz dağına çarparak battı.
- Her iki gemide de yeterince can kurtaran filikası yoktu. Robertson yazdığı öyküde gemideki filika sayısının 24 olduğunu yazıyordu; Titanik'te ise filika sayısı 22 idi ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.
- Gerçek kazanın sonunda 1513 kişi boğularak ya da kaybolarak ölmüştü, aynı Titan'daki gibi...

Morgan Robertson başarılı olamadı, kitabı satmadı. daha sonra yazdıkları da ilgi görmedi. Bunalıma girerek bir hastanede psikolojik tedavi gördü. Sonra yeni bir öykü yazdı; fakat o da ilgi görmedi. Başarısız bir yazar olarak Mart 1915'te bir otel odasında ayakta kalp krizi geçirerek öldü. Yani Titanik kazasından tam üç yıl sonra. Hiç kimse onun farkına varmadı. Ta ki 1980'lerde inanılmaz olaylarla ilgili araştırmalar yapılana kadar..
Ne kadar ilginç değil mi? Morgan Robertson'un hikayeyi yazarken nasıl ilham aldığını bilemiyorum ama ortaya müthiş bir yazı çıkmış hatta sonradan da bu yazı kehanet haline dönüşmüş ve yıllar sonra farkına varılıyor. Olabilir tabi ama gerçekten enteresan. Merak ediyorum acaba bunun gibi başka kehanetler de var mıdır ortaya çıkan???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder