29.10.2009

Atatürk'ün Cumhuriyet ile ilgili söyledikleri



Atatürk’ün cumhuriyetle ilgili sözleri


-Türkiye devletinin şekl-i hükûmeti cumhuriyettir.

-Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)

-Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)

-Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)

-Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

-Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir

29 Ekim Bugün

Evet bugün 29 Ekimmiş, bayrammış bugün. O kadar uzun olmuş ki insanların bayram kelimesini lügatlarından çıkaralı. Bugün neler yapılacak? Çeşitli kutlamalar, ATA'yı ziyaret, İstiklal Marşları okunacak bugün. Çeşitli sloganlar atılacak yine Cumhuriyet ile ilgili. Çeşitli grupların siyasi düellosuna dönüşecek bugün. Gazeteler bugün ekleriyle coşacaklar. Her köşe yazarı güzel bir şey yazacak, belki bir anısını anlatacak belki de geçmişte yaşanmış bir olayı anlatacak yazılarında. Ama gerçek olan şu ki birçok insan evlerinden dışarıya bile çıkmayacak. Birçok insan kutlamayacak bugünü. İstiklal Marşı'mızı bile okumayacaklar. Sanki sıradan bir günmüş gibi olacak onlar için. Benim asıl merak ettiğim husus ise budur. İnsanımıza bayram yapmayı bile unutturmuşsak, yani bugünü bile unutturmuşsak? O zaman kim suçlu? Kim verecek bunun hesabını? Ben cevaplayamıyorum. Yani orjinal bir şey bulamıyorum olağan cevaplardan başka. Tarihimizi bile bilmekten birçoğumuz aciziz.Bence biz kendi kendimize yazık ettik ve bundan haberimiz bile yok..

15.10.2009

GİZLİ YÜZ

"Yıllar önce çalışkan bir adam, ailesini avantajlı bir iş imkanı sağlamak için New York' tan Avustralya' ya götürdü. Adamın ailesinden biri, sirke trapez artisti olarak katılmak veya aktör olmak tutkusu olan genç ve yakışıklı oğluydu. Bu genç adam zamanı bir sirk işi ya da herhangi bir sahne işi gelene kadar kasabanın sınırındaki batı bölümünde yerel bir tersanede çalışarak geçirdi.
Bir akşam işten eve gelirken onu soymak isteyen beş haydut tarafından saldırıya uğradı. Genç adam, parasından vazgeçmek yerine onlara karşı koydu. Bununla birlikte onu kolayca alt ettiler ve onu feci şekilde dövmeyi sürdürdüler. Botlarıyla yüzünü parçaladılar ve tekmelediler, vücuduna acımasızca vurdular ve onu ölüme terkettiler. Aslında polisler, ou yolda uzanmış bir şekilde bulduklarında onun öldüğünü sanmışlardı.
Morg yolunda, polislerden biri adamın zorlukla nefes aldığını duydu ve onu hemen hastanedeki acil bölümüne götürdüler. Acil bölümünde yatarken, bir hemşire korku içinde bu genç adamın uzun süre bir yüze sahip olamayacağını fark etti. Göz yuvaları parçalanmış, kafatası, bacakları ve kolları kırılmış, burnu askıda kalmış, bütün dişleri kırılmış ve çenesi hemen hemen kafasından ayrılmıştı. Yaşama imkanı az olmasına rağmen bir yıla yakın zamanını hastanede geçirmişti. Sonunda hastaneden ayrıldığında vücudu iyileşmişti. Fakat yüzü bakılmayacak kadar biçimsiz ve iğrençti. Artık herkesin imrenerek baktığı genç ve yakışıklı adam değildi. Genç adam yeniden iş aramaya başladığında herkes tarafından geri çevrildi. Bir işveren ona sirkte yüzü olmayan adam adında tuhaf bir şov önerdi ve bir süre bu işi yaptı. Bu olanlar boyunca o hala herkes tarafından reddediliyor, işyerinde hiç kimse onunla görüşmek istemiyordu. Genç adam intiharı düşünmüştü. Bütün bunlar beş yılda gerçekleşmişti. Bir gün kiliseye uğradı ve bir teselli aradı. Kiliseye giderken onu kilisenin sırasında diz çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlarken gören bir rahiple karşılaştı. Rahip ona acıdı ve onu uzun uzadıya konuştukları odasına götürdü. Rahip büyük ölçüde etkilenmişti. O' nun yaşamını ve gururunu tekrar kazanabilmesi için elinden gelen herşeyi yapabileceğinin mümkün olduğunu söyledi. Ama genç adam iyi bir Katolik olabileceğine söz verecek ve olacaktı. Genç adam hergün kiliseye gidiyor ve ibadet ediyordu. Ve Allah' a onun hayatını bağışladığı için dua ettikten sonra beyin huzurunu sağlamasını istiyor ve onun gözünde iyi bir insan olması için şükran duasını ediyordu.
Rahip kişisel ilişkileri sayesinde Avustralya' daki en iyi plastik cerrahla görüştü. Genç adam hiçbir ücret ödemeyecekti; çünkü doktor rahibin en yakın arkadaşıydı.
Doktor genç adamdan çok etkilenmişti. Onun hayata bakış açısı tüm kötü tecrübelerine karşı mizah ve sevgi doluydu. Cerrah harika bir başardı. En iyi yüz ameliyatını onun için yaptı. Genç adam Allah' a söz verdiği herşeyi yerine getirdi. Allah' da ona harika ve çok güzel bir eş, yedi çocuk ve ileride kariyer için düşündüğü iş hayatındaki başarıyla ödüllendirdi.


Bu genç adam, MEL GIBSON idi.. "



-Alıntı - (Hakan Büyükdere / Büyük Düşün, Küçük Adımlarla Başla)

9.10.2009

Neden Pardus

İnsanlar neden pardus kullanırlar hiç düşündünüz mü? Standart olan daha güvenli ya da milli olması ya da ne bileyim özgür olması vs gibi klasik nedenlerin dışına çıkamadığınız oldu mu? Açıkçası bende bunları kendime söylerken ve linux üzerine bir araştırma yaparken
İsmail Demiral'ında yardımı ile pardus-eDergi.org sitesine ulaştım. Burada pardus ya da Türk işletim sistemi sevdalılarının dergilerinde yazdığı yazıyı okudum ve sizlerle paylaşmak istedim. Sanırım Neden Pardus sorusuna en iyi onlar cevap vermişler kendi dergilerinde..

Neden Pardus?
Pardus Kullanın, Çünkü Pardus ...

... Özgürdür Lisansı sizi kısıtlamaz, üreticiyi sizden korumak için değil sizin haklarınızı korumak için tasarlanmıştır.

... Türkçe sever Çekinmeden Türk alfabesinin tüm harflerini kullanabilirsiniz. Yazım ve sözlük denetimi yapar, sizi güzel bir Türkçe kullanmaya teşvik eder.

... Virüslere geçit vermez İnternet'ten gelen her dosyayı kontrolden geçirmekle, ya da virüs bulaşmış bilgisayarınızı temizlemekle zaman kaybetmezsiniz.